30 Nisan 2012 Pazartesi

Şimdi de bunlar geldi içimden.

Bence benim gerçekten davranış sistemimin temelinde sıkıntı var, evet. Baştan inşa etmem gerekiyor olabilir. Bana istediğim her şey bir şekilde verilince de saçmalıyorum. Geçenlerde Amaltheian demişti bence bize müstehak bunlar diye, öyledir belki. Duramıyorum. Elimdekini ya alırlarsa diye, daha fazlasını depolamaya çalışıyorum sürekli. Daha önce elimden alınanlara karşı bir nevi kendimi bir şekilde sigorta ettirmek belki, ne bileyim. Belki tüm bu yaşananlara rağmen hayatta kalmanın başka bir yolu vardı, ama ben kaçırdım onu. Belki de o kadar kırıldım ki, bundan sonra yaşayacağım her şey kırık olmak zorunda. Hiç bu kadar içten pazarlıklı düşünmek istemedim, biliyor musun? O anın güzelliğine hiçbir şekilde "ya ... olursa" gibi cümlelerle zarar getirmek de istemedim. Olmakta olanı düşünmek istedim hep, olmuş olanı değil, olabilecek olanı hiç değil. Onu aldılar elimden belki, belki ben verdim. Bilmiyorum. Sadece yaralarımın tek bir kabuğu yok artık, birkaç tane var. Ben kaşımaya çalıştıkça elime vurulsa da, varlar onlar. Derim görünmüyor artık. Yaşadıklarımla el ele verip, içimi çirkinleştirdim. Ojemin ne renk olduğu ne fark eder ki? Keşke olsak.

12 Nisan 2012 Perşembe

"Gidiyorum bak, şimdi gittim, bak gidicem, hadi gittim görüşürüz, şaka şaka gidemedim yine bak" gibi şeyler bir yere kadar söylenebiliyor sanırım. Sonra birden fark ediyorsun uzun süredir yüzüne bakmadığın "kendine saygı" denilen halt üstün gelmiş. Herkesi yenmiş, "hani bana, hani bana?" diyor.
Ne biliyor musun?
Yazıklar da olmasın uçurtma halime bence. Uçayım ben, istediğim yüksekliğe çıkayım, biri tutarsa ipin ucundan, kaybolamam ki istesem de.
Hatta bumerang halime yazıklar olsun, o halim gelmesin hiç geri.

Mesele ne aslında biliyor musun?
Şimdi de mutlu değilim aslında, ama kimse bana sınırlar koymuyor şu an. Mutluluğun tam sınırına çizgi çekip, "hayır, sen buraya gelemezsin" demiyor kimse. Belki kolay bulunan bir şey değil mutluluk, ama biliyorum artık, o gidebileceğim yerlerde. Belki yine de gidemem uzun süre o yerlere, ama şu şaşkın halimin verdiği haz bile uzun süre idare eder beni, gerçekten.
Ve son bir şey daha;
Kendini istediğin kadar üz, istediğin kadar hırpala, hiçbir şeyin diyetini ödemiş olmuyorsun, bari mutlu ol.
Bu kadar.
Daha fazla düşünecek vaktim bile yok!