13 Ağustos 2011 Cumartesi

İyi?

Hayat gerçekten aklımın almadığı şekilde işliyor. Bir vuruyor sağdan, ben küfrederek sola savrulurken, soldan tutuyor bir şekilde en ihtiyacımın olduğu yerden. Saçma bir "appreciated" hissetmeler ve "appreciate" etmeler var bugün bende. Biraz da böyle sinirlerim alınmış, pelte gibi gezeyim, üç dört güne bu sevgi böcüğü halim de geçer başlarım sağa sola çemkirmeye yine. Şu an maşallah dediğim bebeğin kırk gün yaşamaması durumları bile rahatsız etmiyor, öyle bir garibim. Hani izin vermicektik başkalarının bizi mutlu ya da mutsuz etmesine falan ama ben verdim, yaptım onu. Önce başkasına beni mutsuz etme, gururumu ve özgüvenimi kırma hakkını verdim, bu hafta da bi başkasının tam tersini yapmasına izin verdim. Sanırım yine dört ayağımın üstüne düştüm ben ya da bana uğurlu gelen şey ayakkabı almak. Bilemedim.
İyi gözüküyorum, iyi.
İyi bugün her şey, iyi.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Excuses and half assed apologies.

Murphy kuralları yalnızca benim üzerimde çalışıyor gibi bir his içerisindeyim. Gerçekten terslik çıkma ihtimali olmayan her durumda, bi sıkıntı çıkması başka türlü açıklanamaz. Gerçi ilk defa açıklama yapması gereken insan ben değilim, o da var. Kendime izin vermemeliydim belki. Belki sadece o.
Yazasım var sanıyordum, yokmuş.

You know, it's the oldest excuse in the book.